Besinler oluşturdukları yapı
taşları açısından farklı bileşenlere sahip olmakla birlikte içerik açısından
birbirine benzeyen besinlerde vardır. Bu besinler birbirinin yerine
kullanılabilmektedir.Beslenme, içerik bakımından çok geniş bir konu olması
dolayısıyla bilim olarak algılanmakta ve tarih boyunca bilim adamlarının
ilgisini çekmektedir. Bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapılmış, besinleri
yapılarına göre gruplandırmaya ve her grup için günlük tüketilmesi gereken
besin miktarı belirlenmeye başlamıştır.Bu gruplardan tüketilmesi gereken
miktarın belirlenmesi ve günlük beslenme planlarının daha kolay yapılabilmesi
için, 1958 yılında ABD‘de bulunan besin ve beslenme konseyi besinleri dört
grupta toplamıştır.Daha sonra konsey, 1985 yılında bu dört grubu piramit
içerisinde gösterilmesinin ve piramidin alt tabanında günlük tüketilecek besin
miktarın fazla, üst kısmında ise az tüketilecek besinlerin gösterilmesinin her
toplumun kendi besin programını oluşturmasında kolaylık sağlayacağı düşüncesi
ile "Besin
Piramidi" kullanılmasına
karar vermiştir.
Ülkeler ve toplumlar, besin piramidini kendi yemek kültür ve alışkanlıklarına göre planlamakta ve ülkemizde de beslenme durumunu göz önünde bulundurularak günlük alınması gerek temel besinlerin miktarları belirlenen gruplar üzerinde planlanmaktadır. Ayrıca şekille ifadesinde ‘’besin piramidi’’ yerine kendine özgü dört yapraklı yonca kullanılmıştır
Yonca, şans ve mutluluğun
simgesidir. Yapraklar şekil itibari ile kalp şeklinde tasvir edilmiştir
Kalp sağlığının insan hayatı
için önemi vurgulanmaktadır. Yaprakların çevresindeki dairenin alt yarısında
"Yeterli ve Dengeli Beslenme" ibaresi, dairenin üst yarısında
ise zeytin dalları bulunmaktadır.
Zeytin dalları, zeytinyağının insan sağlığı için
önemli bir unsur olması sebebi ile kullanılmıştır.
Yonca yaprakları içerisinde
bulunan besinler ise önem sırasına göre sıralanmış olup; üst yaprakta süt ve
süt ürünlerine yer verilmiştir. Türk toplumu bu grubu insan sağlığı açısından
belirlenen miktarların çok altında tükettiğinden grubun öneminin vurgulanması
için, öncelikli olarak üst yaprakta gösterilmiştir. İkinci yaprakta, et-yumurta
ve kuru baklagillere yer verilmiştir. Üçüncü yaprakta, sebze ve meyvelere, dördüncü
yaprakta ise, ekmek ve tahıllar bulunmaktadır.
Peki
bu önem sırasına göre besinlerin ne olduğunu bilmek ne işe yarayacak?
Ülkemizin beslenme sorunları
ve olanakları dikkate alınarak oluşturulan aşağıdaki tabloda yaş gruplarının
günde hangi besin grubundan ne miktarda alması gerektiği gösterilmiştir
Süt;
vitamin, mineral, karbonhidrat, yağ, protein ve enerji bakımından yüksek
değerlere sahip, özellikle yetişkin kadınlar, çocuklar ve gençler olmak üzere
tüm yaş gruplarının her gün tüketmesi gereken öncelikli besin kaynağıdır. Ayrıca
yoğurt ve peynirde süt türevi olarak yüksek besin değerine sahiptir.
Uzmanlara göre; yetişkin bir bireyin günde en az 500gram süt
tüketmesi gerekir
Mineraller
açısından kalsiyum sütte oldukça fazla miktarda bulunmakta ve kalsiyum kemik ve
dişlerin sağlıklı gelişimi için önemlidir. Her yaş grubu için kalsiyum alımı
farklı miktarlardadır. Süt ve türevleri kalsiyumun yanı sıra yağ bileşenleri
açısından da zengindir.
Ancak peynir tüketimine dikkat!!!
Peynirin tuz muhteviyatı
yüksektir. Bu sebeple sağlıklı besin tüketimi açısından tuzu azaltılmış peynir
tüketimi önemlidir.
ABD’de yıllık süt tüketimi kişi başı 292 lt, AB ülkelerinde 342,5
lt olmakla birlikte bu oran Türkiye’de 146 lt dir. Bu veriler doğrultusunda görülüyor ki Türkiye’de
süt tüketimi oldukça düşüktür. Sağlıklı bir toplum için süt tüketiminin arttırılması
şarttır.
Et-Yumurta-Kurubaklagiller
Bu grupta et, tavuk, balık, yumurta, kurufasulye
nohut, mercimek gibi besinler bulunur. Ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı
tohumlar da bu grupta yer alır. Yağlı tohumlar diğer besin gruplarına göre daha
fazla yağ içerdiğinden sağlıklı açısından tüketim miktarlarına dikkat etmek
gerekir. Bu grup:
Protein
Demir,
çinko, fosfor, magnezyum
B6, B12, B1 ve A vitamini
Posa (kurubaklagiller) içerir.
Hücrelerin yenilenmesi, dokuların
onarımını sağlar. Kan hücrelerinin yapımında görevli besin maddeleri bu
guruptaki besinler tarafından sağlanır. İnsanlar için büyük önemi olan sinir
sistemi, sindirim sistemi ve deri sağlığında etkisi olan maddeler bu grup
içerisinde bol miktarda mevcuttur. Bağışıklık sistemi için en önemli besin
grubudur. Bunların dışında yukarıda anlatılanları tek başlık altında toplamak
gerekirse hayati faaliyetlerin büyük kısmının bu grup içerisindeki besinlerle
bağlantılı olduğunu söylemek yalan olmaz.
Etler
Etler içerik bakımından protein, demir, B12 vitamini ve çinko
bakımından zengin besinler olmakla birlikte, yağlı etlerin doymuş yağ ve
kolesterol oranı yüksek olduğundan tüketiminden kaçınılmalıdır. Et grubu
besinlerde kalsiyun ve mineraller açısındanda oldukça zengin besinlerdir. Vücuttaki
demir eksikliğinin giderilmesinde önemli besin kaynağıdır.
Hayvanlar çeşitli hastalıkları taşıyabilir. Sağlıksız koşullarda
ve denetimsiz yapılan kesimler sonucunda bu hastalıklar insanlara bulaşabilir. Bu
hastalıklara örnek; başta bağırsak parazitleri (tenya,şarbon), ruam, tüberkülozdur.
Etler farklı işlemlerle salam, sosis, pastırma ve kavurma gibi
et ürünleri yapılmaktadır. Bunların içinde özellikle salam, sosis üretimi
sırasında renk değişikliği ve mikroorganizmaların üremesini engellemek için
NİTRİT-NİTRAT gibi vücuda zararlı kimyasallar katılmaktadır. Bu kimyasalların
vücutta oluşturabilecekleri zararlarlı etkilerine karşı E ve C vitaminleri gibi oksidanlarla
önlenebildiği için bu besinleri tüketirken E ve C vitaminleri bakımından zengin
meyve ve sebzele yer verilmesi gerekir.
Yumurta
Beslenmemizde şüphesiz en değerli protein kaynağıdır. Yumurta içerisinde
bulunan proteinlerin tamamı vücut proteinlerine dönüşebilmekte bu sebeple de örnek protein olarak
değerlendirilmektedir. Genellikle kolesterol
hastaları için tavsiye edilmeyen yumurta içerisinde bulunan yüksek kolesterol yağ
asitleri ve lesitin olması dolayısıyla kolesterol yükseltme etkisi yağlı et ve
süt ürünlerinden daha düşüktür. Yumurtanın sarısı içerisinde fazla miktarda
A ve B vitaminleri bulunur.
Yumurta yüzeyinde mikro gözenekler bulunur. Bunlara por denir. Tavuk yumurtladığı
anda yani taze ve yıkanmamış yumurtada
bu porların üzeri ince bir müsin tabakası ile kaplıdır. Yumurta yıkanırsa bu
müsin tabakası kaybolur ve mikroorganizmalar yumurta içerisine kolaylıkla
girer. Ayrıca yumurta içerisindeki hava boşluğu bulunur. Bu hava boşluğu
nekadar küçük ise yumurta taze demektir. Bayatlayan yumurtalarda
bu hava boşluğu artar ve yumurta
hafifleşir. Yumurtanın taze mi? yoksa bayat
mı?olduğunu öğrenmek için; tuzlu suyun içine bırakın. Yumurta su üzerinde
yüzüyorsa bayat; dibe çöküyorsa taze demektir.
Kurubaklagiller
Nohut, mercimek, bakla, fasulye, bezelye, kurubaklagil olarak
adlandırılır. Kurubaklagiller karbonhidrat ve proteinden oluşur.tanelerin dışı
posa, iç kısmu nişastadır. Bu grub yağ oranı düşük olmakla birlikte ,
çoğunlukla çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşur.
Kurubaklagiller proteince zengin besinlerdir. Özellikle et ve
yumurtanın azaltılması yada tamamen yasak olduğu (diet vb) durumlarda
kurubaklagil tüketimi arttırılabilir. Fakat kurubaklagillerin protein kalitesi
et ve yumurta gibi kaliteli değil, orta kalitededir.
Kurubaklagiller sindirimi zor besinlerdir. Bu sebeple sindirim
kolaylığı için doğru pişirme yöntemi
kullanılmalıdır.
Pişirme yöntemi;
1-
Oda ısısındaki suda 8-12 saat ıslatılması gerekir. Daha sonra
ıslatma suyu dökülür.
2-
İyi pişirme, besinin sindirimi için önemlidir. Pişirme suyu
kesinlikle atılmamalıdır. Çünkü içerisinde pişme esnasında besinden ayrılan B vitaminleri ve mineraller mevcuttur.
YAĞLI TOHUMLAR
B vitaminleri, mineraller ve proteince çok
yüksek içeriğe sahip kabuklu ve kabukları ayrılmış besinlerdir. Fındık, fıstık,
susam ve ceviz gibi yemişler, enerji değeri bakımından çok yüksek olduğundan
özellikle çocukların ve ağır işte çalışanların öğünlerinde yer verilmelidir. Çok
değerli olan bu besinler evde saklanırken, kabuklu ve kabukları ayrılmış
besinler bir arada tutulmamalı, küflenme ve bozulma durumları oluşmaması için
nemsiz ortamlarda saklanmalıdır.
SEBZE ve MEYVE GRUBU
Bitkilerin yenebilen kısımları sebze ve meyve olarak
adlandırılır. Muhteviyatının büyük bölümünü su oluşturur. Geri kalan kısmı mineraller
ve vitaminlerdir. Ayrıca folik asit, A vitamini bileşeni olan beta-karbon, E, C, B2 vitamini,
kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum ve diğer antioksidan özelliklere sahip
bileşiklerden zengindir. Vücut için zararlı maddelerin atılması yardımcı
olurlar.
Sebze ve meyveler vücut için ne kadar önemlidir?
Hastalıklara karşı direnç sağlar,
Doyma hissini güçlendirir,
Bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcıdır,
Dengesiz beslenme sonucu oluşan şişmanlık ve kalp damar hastalılarının yanı sıra bazı
kanser türlerinin oluşumunu engeller,
Hücrelerin yenilenmesi ve dokuların onarılmasında yardımcıdır.
Sağlıklı beslenmek için;
Gün içerisinde çeşitli renk ve türlerde sebzeler dengeli bir
şekilde tüketilmelidir. Meyvelerde aynı şekilde sebzeler gibi besin öğeleri ve
miktarı bakımından farklıdır. Turunçgiller ve çilekte C vitamini,kiraz, kara
üzüm ve karadut antioksidanlar
barındırırken; muz ve elma potasyumca zengin meyvelerdir. Besin ve sebzelerden
maksimum verim elde edebilmek için mevsiminde ve teze tüketilmesi, sağlıklı
beslenme için önemlidir.
Pişirme Önerileri
Öncelikle sebze ve meyveleri çiğ tüketmeli, şayet
yenilebiliyor ise soymamalı eğer soyulması gerekiyorsa da mümkün olduğunca ince
soyulmalıdır. Çünkü sebze ve meyve içerisinde bulunan yararlı maddelerin
birçoğu kabuğunda yada kabuğunun hemen altında bulunur. İç kısımlarda
yoğunlukları daha azdır.
Sebze ve meyveler yıkanırken uzun süre suda bekletilmemelidir. Bekletme
sırasında bazı vitamin ve mineraller suda çözünerek besin değerleri azalır.
Pişirme esnasında sebzeler pişirilecek kaba ilk değil, en son konulmalıdır. Sebzeler ne kadar
çok pişirilirse besin değerleri okadar azalır.
Çimlenmiş patateslerde kabuğa yakın kısımlarda zehirleyici
etkiye sahip solarin maddesi miktarı
artar. Aşırı çimlenmiş patatesler tüketilmemelidir. Solarin zehirlenmesi,
sindirim sistemi bozuklukları, terleme ve halsizlik gibi bulgularla ortaya
çıkar.
Ekmek ve Tahıl Grubu
Türk toplumunun vazgeçilmez temel besin kaynağıdır. Buğday,
pirinç, mısır ve yulaf gibi tahıllar ve
bunlardan üretilen un, bulgur, yarma ve benzeri ürünler bu grupta yer alır. Vitaminler,
mineraller, karbonhidratlar ve diğer besin ögeleri bakımından zengin olmaları sebebi
ile önemli besinlerdir. Tahıl grubu besinlerde az miktarda olsada yağ
mevcuttur. Tahıl tanelerinin yağı vitamin E’ce zengindir. Ayrıca B
vitaminlerince zengin özellikle B1
vitaminin en yüksek olduğu besin kaynağıdır.
Tahıl Ürünleri
Un: Tahıl tüketimi genellikle un ve unlu mamuller (ekmek vb)
şeklinde gerçekleşir.un denilince akla buğday unu gelir ancak diğer unlarda
elde edildikleri tahılın adı ile bilinir.
Bulgur: Ülkemizde çok kullanılır. Buğdayın işlem görmüş halidir.
İşleme esnasında besin değerinden pek fazla bişey kaybetmediği için iyi bir
tahıl kaynağıdır.
Makarna ve şehriye: genellikle beyaz undan yapılır. Fakat vitamin
ve mineral bakımından zengin değildir.
Ekmek: Ülkemizde en fazla tüketilen tahıl ürünü olma özelliğini
taşır. Ekmek mayalı yapıldığında besin değeri yüksektir. Ancak mayasız
ekmeklerde mineral emilimi düşük olduğundan tavsiye edilmemektedir.
Pasta ve Bisküvi: Bu tür besinler hazırlanırken una yumurta , süt, şeker ve yağ eklendiğinden
besin değeri ve enerji içeriği artmaktadır. Fakat özellikle bisküvi yapımında
yağ yüksek ısıya maruz kaldığından, trans yağa dönüşmektedir. Bu sebeple
tüketimini kontrol altına alınmalı, mümkünse uzak durulmalıdır.
Tam tahıl unu ve ürünlerinin yararları
Kabuk ve öz kısmı ayrılmadan yapılan ürünler
vitamin, mineral ve lif yönünden oldukça zengindir. Lif içeriği yüksek
tahılların tüketilmesi bağırsakların düzgün çalışmasını sağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder